HEGEL, ampli, CD Çalar ve DAC cihazları konusunda uzmanlaşmış Norveçli bir firma ve üretimlerini de Norveç’te yapıyor. Test etmiş olduğumuz tüm HEGEL cihazları istisnasız olarak fiyat kategorilerinin çok üzerinde bir performansa sahipler ve hatta bazıları fiyat gözetmeksizin dinlemiş olduğumuz en iyi cihazlar,

HEGEL’in kurucusu, başkanı ve bir elektronik gurusu olan Bent Holter, başarı kazanmış bazı devreleri ele alıp, onları iyileşirme yolunu seçmemiş, herşeyi tümüyle baştan ele alıp en doğru şekilde tasarlamaya çalışmış. Bunun sonucunda da daha önce hiç uygulanmamış, düşünülmemiş devreler, yöntemler ortaya çıkmış ve SoundEngine adını vermiş oldukları çok önemli bir buluşları için patent de almışlar (günümüzde bizim konumuzda yeni bir buluş yapmak pek sık rastlanır birşey değil). Salt elektronik bilgisinin, iyi ses için tek başına yeterli olmadığını çok iyi biliyoruz. Tasarımcının müziği çok iyi bilmesi, iyi bir zevki ve kulağı olması ve bütün bunları elektronik tekniğiyle doğru bir şekilde harmanlayabilmesi gerekiyor. Ve rahatlıkla söyleyebiliriz ki HEGEL çözünürlüğü çok yüksek, kütür kütür çalan (bütün amplilerinin “damping faktörleri 1000’in üzerinde!) devasa sahneli ve birçok kişiye “lambalı gibi” dedirten son derece müzikal elektronik ürünler tasarlamayı başarmış.

REGA 1973 yılında İngiltere’de pikap üretmek üzere faaliyete geçmiş ve zaman içinde çok geniş bir ürün çeşitliliğine ulaşmış. REGA’nın felsefesi her zaman “yüksek kaliteyi mantıklı fiyatlarla sunmak” olmuş.

Biz bütün REGA ürünlerini çok sevdik ve özellikle pikabın sesini çok özlediğimizi fark ettik. Hareket noktaları analog ses olduğu için bütün REGA ürünlerinde doğal sese, akışkanlığa ve müzikaliteye öncelik verilmiş olduğunu hissedebiliyorsunuz.

DH Labs ara kabloları, hoparlör ve cereyan kablolarını test etmeye başlayınca gerçekten şaşırdık ve Kevin Deal haklıymış galiba diye düşünmeye başladık. Kabloların hepsi, tutarlı olarak, fiyat kategorilerinin çok üzerinde bir performans sergiliyordu. Tümüyle A.B,D.’de üretilen bu kabloların inanılması güç ses performanslarının yanı sıra, imalat, finiş ve sunuş kaliteleri de son derece özenliydi. Bütün bu özellikler gözetildiğinde de fiyatları gerçekten hesaplıydı. Dünya basınında DH Labs kablolarla ilgili çıkan istisnasız tüm yazılarda da bu nokta özellikle vurgulanmaktaydı. DH Labs‘in felsefemize son derece uyan bir firma olduğunu düşündük ve markalarımız arasına katmaya karar verdik.

DH Labs, kablolara ek olarak kaliteli ve hesaplı konektörler de üretiyor.

BlackNoise Şebeke Cereyanı filtreleri İtalyan Systems And Magic firmasının ürünü. Almış olduğumuz urunleri test ettik ve rahatlıkla ifade edebiliriz ki demo sistemlerimizde  gonul rahatligi ile kullaniyoruz.

Şebeke cereyanı ile ilgili yapılacak her türde iyileştirmenin sistemlerimizin sesinde son derece etkin bir neticesi vardır. Bu etkinin büyüklüğü şebekenin saf sinüs dalgasından ne derece uzakta olduğuna, harmoniklerle ne derece kirlenmiş olduğuna ve gürültüler ile sivri dalga bozulmalarıyla (spike) ne derece dolu olduğuna orantılıdır.

BlackNoise filtrelerle şebeke cereyanında yapılacak etkili bir temizliğin sistemimizin sesi üzerindeki getirilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

• Enstrümanlar arasındaki boşluğun sessizliği. Arka plan gürültünün yokedilmesi. İyice koyulaşmış arka plan daha önce hiç duyulmamış detayları ortaya çıkarır. Özellikle düşük dinleme seviyelerinde veya pianissimo pasajlarda bu etki çok iyi duyulur.
• Harmoniklerle ilgili kulağımıza ulaşan bilgilerde artış olması enstrümanların sahnedeki yerlerinin çok daha belirgin ortaya çıkmasını sağlar. Enstrümanlar etrafında artmış bir hava (air) hissi oluşur ve bununla birlikte üç boyutluluk etkisi ile stereo ayırımda artış olur. Kayıt çözünürlüğündeki artış sayesinde en karışık ve dinamik pasajlarda bile kalabalık bir orkestranın farklı entrümanlarını ayrıştırmak mümkün olur.
• Sahne boyutları genişler, yükselir ve derinleşir.
• Tül perde etkisinin azalmasıyla birlikte makro ve mikro dinamikler artar ve ses canlanır.
• Daha derin ve özellikle çok daha kotrollu bir bas performası ile birlikte frekans bandında da genişleme olur. Yüksek frekanslar daha berrak ve temiz çıkar. Küçük enstrümanlar “elle dokunulur” hissini veren bir varlık kazanırlar.
• Dinlemeye bağlı yorgunluktaki (fatigue) önemli azalma sayesinde, rahatsızlık hissetmeden müziği daha yüksek volümlerde de dinleyebilirsiniz.

70’li yıllardan beri HiFi endüstrisinin içerisinde yer alan Bluesound ekibi, audiophile’lere evlerinde kablosuz, yüksek çözünürlüklü, çok odalı müziği getiren müthiş ürünlere imzalarını attılar.
Amaç ana odada kullanılan müzik sistemine kablosuz yüksek çözünürlüklü müziği (32bit 192kHz) ve internet radyolarını aktarmanın yanı sıra aynı kalitedeki müziği sistemi tamamlayan hoparlörler ve ampli içeren modeller ile evin farklı odalarına taşımak. Tabii bunu yaparken mükemmel ve kolay kullanılan bir ara yüz ile sistemi kumanda etmek. Aslında çok odalı kablosuz müzik sistemleri uzun sayılabilen bir zamandan beri var ancak Bluesound, önceki markaların yapamadığı pek çok özelliğe sahip;

– Kablosuz olarak kesintisiz 32bit 192KHz yüksek çözünürlük,
– Audiophile düzeyde yüksek kalitede HybridDigital ampliler,
– 1GHz ARM Cortex-9 Multi-core işlemci ile yüksek hızda müzik endeksleme
– iOS, Android, Kindle Fire, and Windows & Mac OS X ile sistem aplikasyonları
– Premium high-res music servisleri TIDAL®, Spotify® and Qobuz® – ve populer internet radyoları

2007 yılında Paris’te kurulan Devialet, High-End ses dünyasına sunduğu ADH ® amplifikatör teknolojisi, olağanüstü performansa sahip cihazları, yenilikçi tasarımı ve kullanım kolaylığı ile tüm dikkatleri üzerine çekiyor. 2004 yılında Pierre-Emmanuel Calmel’in melez amplifikatör teknolojisi üzerinde ilk prototip çalışmaları Nortel Laboratuvarı’nda başlar. Kısa bir sure sonra yakın arkadaş ve meslektaşı Mathias Moronvalle kendisine katılır ve bu çalışmaların sonucunda ADH ® teknolojisi doğar. İki tutkulu mühendisine eşlik eden endüstriyel tasarımcı ve profesyonel isimlerden Emmanuel Nardin, Quentin Sannie ve Manuel de la Fuente’nin girişimleriyle; yeni, dinamik, teknolojide çığır açan bir marka olan Devialet doğmuş olur. Dünyadaki tüm müzik tutkunlarının müziğe olan aşkını perçinleyen Devialet cihazlarıni şimdi Select Hifi’da deneyimleyebilirsiniz.

Sıradanlığa karşı 30 yıllık büyük direniş… Ve kalitede daha iyisini talep! In-Akustik’in başarı öyküsü, 1977 yılında bu slogan ile başlar. Şirket kurucuları Günther Sumser ve eşi Ilse Sumser çevrelerini saran sıradanlıktan sıkılmıştır. “Saf Keyif” sözü ise, kurucularının oldukça kararlı cümlesidir. In-Akustik ürünlerinde kalite hep baskın çıkar. In-akustik, her yıl iki basamaklı büyüme oranları kaydeder. In-Akustik global platformda sahne alan ve liderlik eden bir markadır. Yüksek kaliteli kablolar ile seçkin ortam ürünleri yelpazesi, sahip oldukları yüksek standarda yakışan bir “yüz estetiği” geçirmiştir. Tüm In-Akustik ürünlerinde kalite ilk bakışta fark edilir. In-Akustik; 30 yıllık tarihi boyunca kendini sürekli yenileyerek ürünlerini iyileştirmiş, yapıları uyarlamış ve trendler yaratmıştır. Ancak tüm bu süre boyunca bazı şeyler değişmeden kalır. Bu da In-Akustik’in gelecekten beklentisidir: Asla ödün vermez ve elde ettikleri ile yetinmez. Çünkü In-Akustik herzaman “Saf keyif”in peşindedir.

Marantz kadar dikkat çekici bir geçmişe sahip olan Hi-Fi firması oldukça azdır diyerek söze başlamamız gerekir. Hem bilgili ses ekipmanı meraklıları tarafından çok sevilen; hem bu hobiye yeni katılanların, “kalite” deyince aklına gelen ilk isim, büyük bir gururla söylemek gerekirse Marantz’tır.

Marantz’ın teknik mükemmellik mirası; bir kaydın özünü oluşturan gerçek ölçek, tını, perde ve dinamikleri iletme yeteneği olan ekipman parçaları üretebilmesi demektir.
Müzik insanı büyüler ve Marantz’ın tüm çabası; müziği taşıyan aracın, çıkardığı ses kadar iyi görünmesini ve güzel hisler yaratması yönündedir.

Luciano Sanavio’nın mühendislik çalışmalarına sayesinde, Mastersound dünyanın en iyi lambalı amplifikatörleri arasında sayılmaktadır. Özellikle Mastersound’un çıkış trafoları markanın bu denli popüler olmasına sebep olmuştur diyebiliriz. Mastersoundların  çıkış transformatörleri, dünyadaki tüm mühendisler tarafından takdir ediliyor.

Mastersound firmasının felsefesi ;

Müziğin her notasını, besteci ile icracının bütün duygularını, aynı şekilde yansıtan ampliler üretmektir.  Mastersound dinleyicileri enstrümanların detaylarını gerçeğe en yakın, ve mümkün olan en doğal yollarla dinleyip müzikle çevrelenmiş olarak, müzikten zevk alıyorlar.Mastersound amplifikatörleri İtalya’nın Vicenza şehrinde tamamen el işçiliği ile üretilmeye devam etmektedir.

Naim’in sesinin seni müziğin içine çekmesine izin ver. Naim in kurucusu Julian Vereker MBE (1945-2000) bir yarış arabası sürücüsü, girişimci ve aynı zamanda muziğe karşı tutkusu olan bir mühendisti. Boş zamanını arkadaşlarının canlı müzik yapmasını dinlemeye ve onları kaydetmeye ayırırdı. 1960’lı yıllarda Julian evindeki sistemdeki ses kalitesinin ona istediği deneyimi yeterince yaşatamadığını farketti. Julian Vereker, bu noktadan sonra kendi amplilerini ve hoparlörlerini dizayn etmeye karar verdi. Kendi tasarımlarını yaparken en çok performansa önem verdi. Bu ilk tasarımlarla ödüller kazanacak ve bir sonraki yüzyılın vazgeçilmezi olacak Hi-Fi, Hi-End ürünlerinin temelini atmış oldu. Dünyaca ünlü bir klasik haline gelen Naim ‘Olive’ serisi ile başlayan yolculuk hızını kaybetmeden günümüz Naim’leriyle yoluna devam etmekte. Dünyanın en prestijli arabalarından biri olan; Bentley müzik sistemi seçiminde Naim ürünlerini kullanıyor.

dwin van der Kleij tarafından 25 yıl kadar önce Hollanda’da kurulan Siltech; Hi-Fi sistemleri haricinde sağlık teknolojisinde ve havacılıkta kullanılan kabloları ile de dünya kablo sektöründe oldukça önemli bir yere sahip… Yalnızca Hollanda’da üretim yapan firma, yüksek kalitede bir kablonun yapımındaki her aşamada bilimsel yöntemler kullanıyor. 21’inci yüzyılın sahip olduğu tüm bilimsel çalışmaları göz önünde bulundurularak üretilen Siltech kabloları ile ses sistemlerinizin performansını tekrar keşfedeceksiniz.

1996 yılının Haziran ayında, zemine zarar vermemek için en uygun üniteleri üretme fikrinden Soundcare ortaya çıkar. Soundcare’nin tek ürünü farklı tiplerde sunulan SuperSpike’lardır. Soundcare SuperSpike, yepyeni bir tasarıma sahip herşeyin bir arada olduğu bir ünitedir. SuperSpike’ın benzersiz yapısı, geleneksel spike kullanırken karşılaşılan en yaygın sorunu ortadan kaldırır: Hasar gören zemin. Üstelik ekipmanın harici titreşimden yalıtılmasını da sağlar. SuperSpike fikri, tasarımcı Terje Borgen’in bir çift hoparlör satın almasından sonra ortaya çıkar. Hoparlörler geleneksel spike’ları ile gelmiş ayrıca bir çift ‘kauçuk’ ayak da verilmiştir. Kılavuzda ise; “en iyi sesi elde etmek istiyorsanız pabuç kullanmanız gerekir” yazmaktadır. Ancak hoparlörlerin zemini çizmesini istemiyorsanız, (temin edilen) ayakları kullanma gerekliliği de belirtilmiştir.

Yaşam ödün vermektir ve ev ses ekipmanı alırken genellikle bir sürü şeyden ödün verilir. Terje Borgen, bu alanın ödün verilmemesi gereken bir alan olduğunu düşünür. Bir yanda en iyi performans ve delik /çizilmiş zemin; diğer yanda bozulmamış zemin ve ödün verilmiş performans. İşte Terje Borgen, bu duruma muhteşem tasarımlı SuperSpike’ları ile çözüm bulur ve 1996 yılından bu yana zemine zarar vermeden performansa katkıda bulunan spike’lar üretir

Silikon Vadisi’nin kalbinde kurulan OPPO Dijital; ürettiği yüksek kalitedeki cihazlarıyla ses ve görüntü dünyasına pek çok yeniliği de beraberinde getirdi. Ürettiği cihazların kalitesine ve yüksek müşteri memnuniyetine dayanan felsefesi ile neredeyse dünyadaki en önemli ödüllerin sahibi oldu. İnternet çağında oldukça geniş olan görüntü formatı ve yaşanan karmaşık durumu adeta temize çeken OPPO; ürettiği cihazlarıyla pek çok formatı en mükemmel haliyle sunuyor. Blu-Ray diskler ile 3 boyutlu Blu-Ray diskleri okuyan OPPO; DVD ve Blu-Ray diskleri 3 boyutlu hale dönüştüren özelliğe de sahip, aynı zamanda SACD, DVD-Audio’ları da okuyor. Kusursuz streaming özelliği ile dünyanın önemli kanallarına ve internet radyolarına bağlanabiliyor. BD-Live & BonusVIEW özelliğine sahip olan OPPO cihazları ayrıca; DVD, CD, HDCD, Kodak Picture CD, AVCHD, MP4, AVI, MKV ve diğer formatları da destekliyor, USB sürücülerinize bağlanabiliyor. Dolby® TrueHD, DTS-HD Master Audio™ özelliklerine de sahip olan cihazlar; 7.1 analog çıkışlarıyla mükemmel surround imkanı da sunarken, dijital ve koaksiyel çıkışları sayesinde geleneksel A/V receiver’lara da bağlanabiliyor. Dual HDMI çıkış ve girişleri, MHL girişleri ile akıllı telefon ve tabletlere bağlantı yapabilmesi de diğer olumlu özellikleri arasında yer alıyor.

Hollandalı mühendis A. J. Van Den Hul, 1980 yılında ses dünyasına Van Den Hul isimli firması ile hizmet etmeye başlar. Değerli tecrübelerine dayanarak, pikap kafası ve sinyal transferi üzerine olan çalışmalarına kendi felsefesini de katarak, son derece kaliteli Hi-End ürünler imal eder. Moving Coil (MC) tipi pikap kafaları ve iğneleri, son kullanıcıya ve endüstriyel kullanıma uygun kablolar üreten Van Den Hul’un misyonu; “teknik ve duygular arasındaki bağ”ı kuvvetlendirmektir. Kaliteli dizaynları ile kaliteli müziğin duygusunu olması gereken şekilde müzikseverlere sunan Van Den Hul’un adı, 67 ülkede büyük bir saygıyla anılmaktadır.

Gryphon Audio Designs, 1985 yılında 2R Pazarlamanın bir atılımı olarak kuruldu. İlk ürün olan efsanevi Gryphon Kulaklık amplisi, hobi ürünü olarak ortaya çıktı. 1986 yılında Chicago Tüketici Elektroniği Fuarı`nda, saygın bir Japon distribütörü ürüne ilgi gösterdiğini belirtti. Kısa süre sonra, kulaklık amplisi, Japon sesli basınında “En İyi Satın Alınacak Ampli” seçildi.

Gryphon projesi ilk başta kesinlikle aktif olarak takip edilen bir ticari girişim olmasa da, incelemeler ve sözlüğe dayalı beğeni ile üretilen talep, Gryphon Audio Designs`un ayrı bir kurumsal varlık olarak kurulmasına yol açtı.

Gryphon markasının başarısının hemen ardından, Rasmussen gayretlerini kurumsal markaya adayarak günümüze kadar getirdi.

1990 yılında Viyana’da kurulan “Pro-ject” firması, uygun fiyatlı, yüksek kaliteli pikapları ile dünyanın bir numaralı, ödüllü pikap üreticisi olarak tanınıyor… Plak dinleme kültürünün tüm dünyaya yayılması için çalışmalarına devam eden Pro-ject; pikabın lüks tüketimden ziyade; her müzikseverin ulaşabileceği, uygun seviyedeki rakamları ile dikkat çekiyor. Cazip moda renklerdeki modelleri ise bayanlar tarafından büyük ilgi görüyor. 1980’lerin sonunda Heinz Lichtenegger tarafından temelleri atılan firmanın en büyük özelliği; müzikseverlere en kaliteli analog sesi, çok uygun fiyatlar ile sunuyor olması. Kullanım kolaylığı ile tanınan pikaplar, hem aldıkları ödüllerle hem de Hi-Fi uzmanlarının yaptıkları değerlendirmelerde tam not alıyor. Tamamen Avrupa’da üretim yapan Pro-ject’in arka planında firma için çalışan 300 kişi yer alıyor. 80 ayrı ülkede satılan,15 ayrı modeli ile plak dinleme keyfini herkese ulaştıran Pro-ject pikapları, şimdi Select-Hifi showroomunda.

Sennheiser devrim niteliğindeki DM2 mikrofonunu, 1947 yılında üreterek global ölçekte sesini duyurmaya başladı. John F. Kennedy, Louis Armstrong gibi önemli kişiler 1953 yılında piyasaya çıkan MD 21 mikrofonu kullanıyordu. 1960’da üretilen MD 421 mikrofon da yıllar içinde bir efsaneye dönüştü. Sennheiser en büyük başarısını teknik kapasiteyi zorlayan mühendislik yeteneğini ürettiği ürünlere aktarmasıyla elde etmiştir. Bu başarının ilk dönem örneklerinden biri de aktif hoparlörleri ilk defa kullanan firma olarak Philharmonic Hi-Fi ev sistemlerini üreterek ilk dönem “Audiophile” komünitesini yaratması olmuştur.

Sennheiser, 1968’de sadece kendi tarihinde değil, dünya tarihinde de bir ilke imza atarak ilk açık kulaklık olan HD 414’ü üretti. Kulaklık 10 milyon adet satılarak “En Çok Satan Kulaklık” olarak dünyada kırılması zor bir rekora imza attı.

1982’de bugün birçok başarılı TV & Ev kulaklıklarında kullanılan RF (Radio Frequency) teknolojisini kullanmaya başladı. Sennheiser, bu tarihten itibaren 2. nesil aile bireyleri tarafından yönetilmeye ve yeni fikirler ve teknolojiler geliştirmeye başladı. 1987 yılında NoiseGard teknolojisini yaratarak Lufthansa için kulaklıklar üretti.

1991’de ekibe stüdyo mikrofon uzmanı Georg Neumann da katıldı. Bu birlikteliği 1991 yılında piyasaya çıkan “Dünyanın En İyi Kulaklığı” adlı lamba amfili elektrostatik Orpheus kulaklık takip etti. Orpheus’un diğer dinamik kulaklıklardan en önemli farkı: 2.4 mikron kalınlığındaki film tabakasını kullanarak dünyada bir kulağın duyabileceği en temiz ve gerçekçi sesi iletebilmesiydi.

2009’da yeni teknolojilerle HD 800 High-End kulaklıklar piyasaya sürüldü. “Mükemmel Sesi Duyun, Hissedin ve Görün” sloganıyla piyasaya çıktı. Sennheiser hala “mükemmel ses” arayışını sürdürüyor.

Astell&Kern size Mastering Kalitesinde Ses (MQS) sunan üstün dijital müzik kaynakları üretir. Astell Latince’de “Yıldızlar” ve Kern Almanca’da “Merkez” demektir. Bizler Astell&Kern’in müziğin merkezi olduğuna inanıyoruz.

Müzik performanslarının orijinal sesleri, şu an kullanılan yeni ve gelişmiş kayıt teknolojileri sayesinde neredeyse performanstaki sesler kadar iyi kaydediliyor. Bu çok iyi ses kalitesine sahip kayıtlar MP3 ya da yayın akışı yapan servislerin sağladığı kalitelerde, yani düşük kaliteli formatlardan dinleniyor. MP3 formatının popülerlik kazanmasıyla, müzik severler, müzik koleksiyonlarının taşınabilirliği için kaliteyi feda etmeye başladılar. MP3 formatı kolay depolama için kaynak dosyayı yüksek yoğunlukla sıkıştırmaya maruz bıraktığından dolayı, sadece kalitesiz vokaller ve enstrüman sesleri duyulurken, orijinal kayıttaki sahne ve ambiyans kayboluyor. Orijinal performansın dinamizmi, sıkıştırılmış MP3 formatında dinlenirken genelde kayboluyor. Bu problemlerin verdiği acılardan sonra, Astell&Kern taşınabilirlik sebebiyle oluşan kötü kaliteli sese çözümümüz ve orijinal ses kalitesine dönüşte yolumuz oldu. MQS: ses sanatçılarına, kayıt mühendislerine ve profesyonellere dönüş…

Astell&Kern doğal ve orijinal sesi bozulmalardan uzak olarak sağlamanın peşinden gitmektedir. Astell&Kern diğer müzik sistemlerinde farkına varamayacağınız detayları, bitten bite yüksek çözünürlüklü oynatma ile sağlar. Astell&Kern canlı kayıtlardaki sesi hiçbir kayıp sağlamadan oynatması ile tanınır.

Astell&Kern’in sağladığı gerçek sesin gücü Dünya’nın dört bir köşesindeki ünlü ses fuarlarında tecrübe edilmiştir. Astell&Kern ABD, Çin, Japonya, İngiltere, Fransa ve daha bir çok ülkedeki müzik severler tarafından kucaklanmıştır.